Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı ocak ayı enflasyon verilerine göre enflasyon aylık bazda yüzde 6,7 yıllık bazda ise yüzde 65 olarak belirlendi.
Geçtiğimiz perşembe Merkez Bankası’nın düzenlediği enflasyon raporu toplantısında konuşan Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay’ın “Biz yedi aydır kopan linkleri tekrar ihdas ediyoruz.” gündem olmuştu. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve TÜİK eski Başkanı Birol Aydemir, Merkez Bankası toplantısını ve açıklanan TÜİK verilerini Cumhuriyet TV’de değerlendirdi.
“MEHMET ŞİMŞEK SUÇA ORTAK OLUYOR”
Son iki yıldır Bağımsız Araştırma Grubu ENAG ve İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) açıkladığı verileri takip ettiğini belirten Aydemir, “Şimşek’in göreve gelmesiyle birlikte TÜFE’deki bazı manipülasyonlara son verildi. Ancak hala yanlış yapılıyor. Doğalgazın hesaplanmaması büyük bir yanlış, bunu yaparak yıllık enflasyonu en az yüzde 15 az hesapladılar. Sayın Nebati döneminde kasıtlı olarak hata yapılıyordu. O dönemin mercek altına alınması ve yapılan tüm işlemlerin incelenmesi gerekiyor. Sorumlular hakkıda yargıya başvurulmalı, mahkemelerde yargılanmalılar. Halkın haklarına girdiler, ne yaptıklarını biliyorum. Mehmet Şimşek de bu konuda adım atmayarak suçlara ortak oluyor” dedi.
“TÜİK REZALETİNE DEVAM EDİLİYOR”
TÜİK’in açıkladığı rakamların net biçimde yanlış olduğunu öne süren Aydemir, “2021’e kadar İTO ile TÜİK’in enflasyon rakamları neredeyse örtüşüyordu. O tarihten itibaren bağ koptu, şimdi yeniden birbirine yaklaştı. TÜİK rezaletine devam ediliyor. Evet herkesin hissettiği enflasyon farklıdır, çünkü herkesin harcama kalıbı farklıdır. Ben TÜİK başkanı olduğum dönemde beş farklı gelir grubu için ölçtüğüm enflasyonu hazırladığımız sepetten çok farklı mı diye ölçerdim ve çok büyük farklar olmazdı” ifadelerini kullandı.
“AĞIRLIKLAR YANLIŞ BELİRLENİYOR”
Aydemir, “Bu arkadaşların dünyadan haberi yok” dedi ve şöyle devam etti:
“TÜİK ağırlıkları da yanlış belirliyor. Orta gelir giderek azaldı ve kalmadı. Harcamalar konut, gıda, eğitim ve sağlık biraz da giyim. Ama TÜİK doğalgazdan dolayı gıda ve konut ağırlığını düşürdü. Ağırlıkları değiştirdiği için enflasyon düşük çıkaracak. Milyonlara soralım gıda harcamaları düştü mü? TÜİK’tekilere tavsiyem giyimde verileri topladıkları yeri biliyorum, saçma sapan yerlerden veri topluyorlar. Hepsini istatistik biliminin gerektiği biçimde davranmaya davet ediyorum.”
“HALKIN YOKSULLAŞMASINDAKİ SEBEP ENFLASYONUN YANLIŞ ÖLÇÜLMESİ”
Aydemir geçtiğimiz perşembe Merkez Bankası’nın düzenlediği tartışmalara sebep olan enflasyon raporu toplantısında ilişkin de açıklamalarda bulundu.
Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 36’da sabit tutmasını eleştiren Aydemir, “Benim ve ekonomistlerin tahminine göre yüzde 36’nın tutturulabilme ihtimali yok. Bundan sonra hedefin tutması için aylık ortalama enflasyonun yüzde 2,3 gelmesi lazım. Benim tahminin enflasyon yüzde 75-80’leri bulacak ve hazirandan sonra baz etkisi ile düşmeye başlayacak. Merkez Bankası’na tavsiyem ilk yapılması gereken, önce enflasyonun doğru ölçümüne baksınlar. Aslında Cevdet Akçay da bunu söyledi. Ölçümleme ve veri analizi artık mümkün değil. Halkın yoksullaşmasındaki sebep zaten enflasyonun yanlış ölçülmesi” diye konuştu.
“DURUM DIŞARDAN GÖRÜNENDEN DAHA KÖTÜ”
Yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 45 olarak açıklayan Aydemir, “Merkez Bankası eğer kuru tutmayı başaramazsa enflasyonun yüzde 45’lerde kalması da mümkün değil. Cevdet Akçay toplantıda yaptığı üç dakikalık konuşmada çok şey söyledi. Normalde Merkez Bankası başkanlığı Cevdet hocanın hakkıdır. Söyledikleri doğru ancak eksik. Geçmiş uygulamalar bir faciaydı. Berat Albayrak ile başlayan bozulma Nurettin Nebati dedi.
“SERMAYE AKTARIMI YAPILDI”
Türkiye’de para politikalarının bozulduğu iki yılda sermaye transferi yapıldığını belirten Aydemir, sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı:
“Enflasyonun yüzde 80 civarında olduğu dönemde kamu bankaları yüzde 15-20 ile kredi verdi. Bu bir çılgınlıktı. O dönemde gelir dağılımı öyle bir bozuldu ki bu da ancak savaşta olur. Böyle bir kredi mekanizması kuruldu, iş adamları ve işletmeler bundan yararlandı. Kamu bankalarının bu zararlarını vatandaş vergileri ile karşıladı. ÖTV ve KDV neden arttı? Kur korumalı mevduat gibi saçmalıkların sonucu işte bu. Şimdi de ucuz kredi alamayan iş adamları şikayet ediyor. Merkez Bankası şeffaf olsun geçmiş dönemdeki uygulamaların getirdiği kamu zararını açıklasınlar. Geçmişe sadece ‘irrasyonel’ deyip geçemezsiniz.”