TBMM Genel Kurulu’nda, 8. Yargı Paketi olarak bilinen “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin birinci bölümde yer alan 16 maddesi kabul edildi. Teklifte TCK’nın 220. ve 314. maddelerini kapsayan 10. ve 11. maddeleri Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçeleri dikkate alınarak Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikle, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme fiilini müstakil bir suç olarak düzenleyen madde de kabul edildi.
Teklifte, TCK’nın 220. ve 314. maddelerini kapsayan ve muhalefet tarafından tepki çeken 10. ve 11. maddeleri Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçeleri dikkate alınarak Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikle, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme fiilini müstakil bir suç olarak düzenleniyor.
Buna göre, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca 2 yıl 6 aydan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza, yarısına kadar indirilebilecek. Bu hüküm sadece silahlı örgütler hakkında uygulanacak. Örgüt adına suç işleyen kişi, hem işlediği suçtan hem de örgüt adına suç işleme cürümünden ayrı ayrı cezalandırılacak.
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) düzenlemeler yapılacak. Buna göre de TCK’da belirtilen ‘devletin güvenliğine karşı suçlar ile anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar’ bakımından, silahlı örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi ayrıca 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilecek.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişiklikle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemlerin kapsamı genişletiliyor. Düzenlemeye göre, yakalama ve tutuklama işlemlerinin yanı sıra adli kontrol işlemlerine karşı da kanunda öngörülen başvuru imkanlarından yararlandırılmayan kişiler, tazminat isteminde bulunabilecek.
“İŞ CİNAYETLERİ, KADIN CİNAYETLERİ… HİÇBİR ŞEY YOK”
CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, getirilen yargı paketinin ‘hayal kırıklığı’ olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Ne iktidarın vaatleri var, ne de kamuoyunun beklentileri karşılandı. Mesela infaz düzenlemesi yok, ehliyet affı yok, çek mağdurlarına ilişkin gelişme yok, disiplin affı yok, kader mağdurlarına ilişkin af beklentisi yok, bu pakette. İş cinayetleri, kadın cinayetleri, sokak cinayetleri ve mafyalara ilişkin onların cezalandırılmasına dair bir şey yok. Anlayacağınız dağ yine fare doğurdu.
Anayasa’ya aykırı torba yasalarla yamalı bohçaya dönen kanunlarımıza bir tanesi daha eklenmiş oldu. Anayasa Komisyonu başta olmak üzere diğer komisyonlarda da görüşülmesi gereken birçok madde yine es geçildi ve yine konunun paydaşlarından görüş alınmadı. Maddelere bakınca Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği maddeleri aynı anlama gelecek halde ama ısrarla iptal gerekçelerini karşılamadan hazırlanmasını gerçekten anlayamıyoruz. ya neyin ısrarı bu? Siz Anayasa’yı, Anayasa Mahkemesi’ni tanımazsanız kimse de sizi tanımaz. Aslında devletin kurumlarının yaptığı bütün işlemlerde tanınmaz ve hepsi de yok hükmüne düşer. Kabile devletinin bile bazı kuralları vardır. Maalesef sayenizde bu koskoca ülkede hiçbir kural, hukuk, yargı hiçbir şey kalmadı. Gerçekten içler acısı durum. Bizler hukukçuyum demekten utanır hale geldik. Ama siz hukuk tanımamazlıktan utanmadınız.
Örneğin Türk Ceza Kanunu’nda yapılacak değişikliğin kendilerini eleştiren herkesi terörist yaftası yapıştıran bu zihniyetle bir ceza avına dönüşeceğini, yoldan geçen herkesi terör örgütü üyesi olarak yargılatacağını görmek için gerçekten hukukçu olmaya da gerek yok siyasetçi olmaya da gerek yok.”
“BİR GÜN ŞU KÜRSÜ DE ’10 EKİM’ DEDİĞİNİZİ DUYMADIM”
Maddeler üzerine söz alan DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk şunları söyledi:
“Yargı paketinin 6. maddesinin birçok boyutu üzerine konuşuldu ama zaten paketteki genel sorunların bir tezahürünü görüyoruz burada da. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımama, arka kapıdan çıkıp ön kapıdan girme bir tür aslında herkese yönelttiğiniz yargısal aktivizm. Ben söz hakkımı başka bir noktada kullanacağım. Dün 28 Şubat’tı ve 28 Şubat üzerine söz alanlar travmalardan söz ettiler, tanklarla göz dağı verilmesinden söz ettiler. İrade gaspından söz ettiler. Her şeyden evvel 28 Şubat’ı ben de bu ülkenin tarihindeki bir utanç sayfası olarak tanımlıyorum. Bu tür modern postmodern neyse… Darbe girişimlerinin mağdurları bu ülkede her zaman sol ve sosyslistler olmuştur. Fakat şubat ayında çok şey oldu. 7 şubat 2016’dan bugüne geçen 7 yıldır tekrar eden bir 28 Şubat… Tanklar mı dediniz, travmamı dediniz elinizi vicdanınıza koyun. Bir gün ‘biz neden bu ülkenin bunca travması içinden bir tek kendi travmalarımızı seçiyoruz, neden başka hiçbir şeyden bahsetmiyoruz’ deyin. Bu ülkede Ankara’nın göbeğinde 2 kilometre ötede 10 Ekim’de 100 insan paramparça edildi. Barış istediği için bir gün şu kürsüde ’10 Ekim’ dediğinizi duymadım. Sonra gelip sizinle bir duygudaşlık kurmamızı bekliyorsunuz.”
“İSTİNAFA RAĞMEN, BASİT BİR İŞ DAVASI İKİ YIL SÜRÜYOR”
Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin ise yargının en önemli sorunlarından birinin ‘liyakat’ sorunu olduğuna dikkati çekerek şunları söyledi:
“Liyakat sorunu yargı camiasının en önemli sorunlarından birisidir. Haksız mülakat sistemi maalesef yargı organını tıkayan uygulamalardan birisidir. Sınavlarda yüksek puan alan ancak torpil bulamayan gariban vatandaşın oğlu, kızı sınavlarda eleniyor ama sınavlarda düşük puan alan Ankara’da dayısı olan torpili olan vatandaşın çocukları maalesef haksız bir şekilde sınavları kazanabiliyorlar.
Yargılamaların uzaması yargı sisteminin önemli bir sorunu. Geciken adalet, adalet değildir. Sayın Bakan yardımcım davalar bitmiyor. Yargı sistemini hızlandırmak için İstinaf kurumu getirildi. Allah aşkına basit bir iş davası iki yıl sürüyor. İstinafa gidiyor 2-3 yıl sürüyor. Burada liyakatsiz hakimlerin de yargılamaların uzamasına sebep olmaları önümüzde duruyor. Sadece hukuki değerlendirme gerektiren konularda bile dosyalar bilirkişiye gönderiliyor.”
Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, maddelerin devamının görüşülmesi için Meclis Genel Kurulu’nu 1 Mart’ta tekrar açılmak üzere kapattı.